30 Eylül 2011 Cuma

trend: sonbahar / kış 2011

Ben daha teker teker yazıyordum ki trendyol'un paylaştığı video ile yeni bir aydınlanma yaşadım. Net-a-porter, online designer ürün alışverişinin bir numaralı adresi, bizim için bildiğin özet geçmiş. Hem de çok şık bir özet.


Trendleri beş (sayıyla 5) başlığa ayırmış:
1.Arts &Crafts
2.Shine on
3.Retro 70s
4.Oh Boy
5.The Stiletto
Bu kategorizasyonun çok yerinde olduğunu söyleyemeyeceğim, ben olsam başka başlıklar kullanırdım (net-a-porter'e laf ettim taş olucam) ama sunum şekli, arkada devam eden ritimleri ve stylingi oldukça hoş. 1.26'lık sürede güzel güzel anlatmak istediğini anlatıyor.

22 Eylül 2011 Perşembe

dosya: Teknoloji



Teknoloji artık televizyon, uydu, mutfak robotu, kol saati, x-ray cihazı, iphone veya otomatik bahçe sulama sistemlerinin çok daha ötesine geçti. Elimizi attığımız yerde minyatür ebatlarda 8GB bellekler, ekstra titreşimli otomatik diş fırçaları ve neredeyse zekasıyla bizi alt edecek elektrikli su ısıtıcıları mevcut. Haliyle tüm endüstriler de teknolojinin sunduğu bu kaynaklardan nasipleniyor.

Bizim konumuz ise, malum, ayakkabılar. Gerek üretim tekniği olsun gerek kullanılan malzemeler olsun eskiden hayal bile edilemeyecek pek çok seçenek önümüzde. Artık kalıba deriyi germek, sonra tabanı çakmak altına topuğu eklemek fazla geleneksel kaçıyor. Artık polikarbonlar, güçlendirilmiş malzemeler, 3d printerlar ve CNC makineleri var. E tabi eldeki yeni imkanlarla ortaya çıkan tasarımlar da oldukça yenilikçi, bambaşka bir bakış açısına sahip. Her zevke uygun mu, çok da değil aslında...






İlk iki ayakkabı Julian Hakes isminde bir tasarımcıya ait. Ayağın etrafında dolanan tek bir şeritten meydana geliyor ikisi de. Yani tamam değişik, teknolojik filan ama ben giymem bunları kardeş. Nerede estetik, nerede konfor? Sonraki iki ayakkabı isi Royal College of Arts'tan bu yıl mezun olmuş yaratıcı bir arkadaşın çalışmaları. Victoria Spruce isimli bu bayan konvansiyonel ayakkabı tabanlarını plastikle birleştirerek kendine has hoş bir tat yakalamış. Aferin Victoria, devam Victoria, keep up the good work Victoria! Evet Victoria'ya selamlarımızı gönderdiğimize göre sıradaki ayakkabıya geçebiliriz. Bu beyaz parmak arası sandalet Tea Petrovic isimli bir tasarımcının ürünü. 3d printerla üretmiş, yani şu haliyle giysen ayağında paralanır. Ama konsept olarak Calatrava'dan etkilenmiş ki kendisi sevdiğimiz mimarlardandır, o yüzden ayakkabının giyilemezliğini görmezden geliyorum. Last but not least, Alexander McQueen'in 2010 ilkbahar/yaz koleksiyonu defilesi için yarattığı bu ayakkabılar teknolojinin ayakkabı sanatıyla buluşmasının gelebileceği en üst noktalardan biri bence(teknoloji dediğin böyle kullanılır beybi). Nasıl bir 3d modelling tekniği kullandılar, nasıl ürettiler bilmiyorum ama bu ayakkabıya heykel muamelesi yaparım ben arkadaş.




18 Eylül 2011 Pazar

Marie Antoinette

Bu koleksiyon benim çoook önceden ayakkabı tasarım dersi için yaptığım bir çalışmaydı. Önce tasarım konseptiyle ilgili bir moodboard hazırladım. Marie Antoinette, tüyler, inciler, barok, pembe, dantel vesaire vesaire... Sonrada bu koleksiyon çıktı ortaya.





13 Eylül 2011 Salı

trend: Kolej

Kolejli kız, preppy chick, liseli japon kız vb. fantastik çağrışımlı konseptler kış sezonunun öne çıkan trendlerinden. Hemen bir karış uzunluğundaki pileli eteklere sarılıyoruz mu, hayııırr. Tam öyle değiş şimdi; daha zengin kolejli bebeyi düşün, öyle bir şey. Gömlek üstü kazaklar, tüvit ceketler, süveterler, baklava desenli çoraplar, bunları düşün. Altına da kolej deyince hemen mokasenler gelmesin aklına, yine büyük düşün. Mary Jane'ler, Oxford'lar, Derby'ler ve hatta japon okul kızı ayakkabılarını düşün (bunun özel bi adı var mıydıki?). İşte bunlar moda, yersen.
Alexander Wang
Burberry Prorsum
Marni

Lanvin
Tory Birch


Roger  Vivier
Hemen favori ayakkabımı da belirteyim, (ne de olsa çok merak ediyordunuz) Buberry'nin dolgu topuk siyah mokasenlerini çok sevdim. Tam capon işi, Harajuku kızı modunda. Kullanışlı ama tarz sahibi havası var. (Şşş yanındaki de fena diil he)

Alexander McQueen Sonbahar/Kış 2011





 

 

Rabbim McQueen'i özene bezene yaratmış dicem ama alıverdi onu bizden. Neyse ki ekibine, sağ kolu Sarah Burton'a da cömert davranmış da McQueen cazibesi daima yanımızda olmaya devam ediyor. Bu sezon da sanat eseri tadında ayakkabılar hazırlamış McQueen tayfası. Markanın tarzı haline gelen deri ve zımba detaylarının yanı sıra dolgu topuklara iliştirdiği minik boynuzsu zımbalarla tehlikeli hatun imajı yaratmış ayakkabılarıyla. Özellikle beyaz sandalet modeline bayıldım, gerçekten kusursuz görünüyor. (ve hatta sezondaki favori parçalarımdan biri). Artık her gece yatarken dua edicem Tanrı Sarah'yı korusun diye... (çok dini bir yazı oldu, amin)

9 Eylül 2011 Cuma

IFW 2011

Malum her canlı bir gün Fashion Week'e katılacaktır diye bir durum yok, bende her yıl olduğu gibi bu yıl da moda haftalarını evimin konforunda internetten takip ediyorum. hıh. Ne öyle süslencen de defileye gitcen de angarya... (yazar burda "böüü beni de götürün" demek istiyor)
Markafoni Blog sağolsun defileleri, backstageleri ve hatta street style dosyalarıyla gitmiş kadar oldum. Ayakkabı konusuna gelince, defilelere şöyle bi baktım ama çok da aman aman bişey yok sanki. Buna karşın sokaktaki insan baya başarılı tercihler yapmış. (Sokaktaki insan dediğim de Burcu Esmersoy filan; bu yüzden götürmüyorlar beni, benden öyle sokaktaki insan da çıkmaz) Sadece pabuçlar değil tabi kıyafetlerin bir çoğu da şahane, tabi o başka blogların konusu, açınız bakınız. Ben blogdaki fotoğraflar içinden favorilerimi seçtim;

Bu hanım hanımcıkla asi ruh arası gezinen zımbalı ayakkabılar Valentino'nun 2011 İlkbahar/Yaz koleksiyonundan. Sevgili Burcu Esmersoy dantelli elbisesinin altına giydiği bu ayakkabıları kendine yakıştırmış. Hatta Burcucum çok güzel çıkmışsın.

Christian Louboutin'in Güney Amerika yerlisi havası taşıyan bu ayakkabısının adı Ulona ve yanılmıyorsam 2010 ilkbahar/yaz sezonundan. Sakin bir kıyafete renk katmak için güzel bir seçim ama ablanın devamı yoktu blogda, o yüzden umarım üst tarafı da pantolonunun paçası kadar sadedir.

Aşağıdaki diğer ayakkabıları ise tanımlanamayan uçan cisim ilan ediyorum, ama güzeller. Özellikle en sondaki ayakkabıya bayıldım. Tuğba Ünsal'ın bu ayakkabıları kendisine çok çok yakışmış. Güle güle giysin efendim.






edit: Tuğba Ünsal'ın ayakkabılar da Louis Vuitton imiş bunu da bilmeyen kafamı kıriyim...

7 Eylül 2011 Çarşamba

dosya: Okul Ayakkabıları




Lisede ayakkabıya göre karakter analizi yapmamış insan yoktur herhalde. Ayakkabılar, botlar tek tip üniformaların altında statü simgesi, tarz belirteci, hatta ve hatta karşı cinsi tavlama aracı olmuştur. Ergenlik bunalımlarının etkisinde istediğim ayakkabı için zırlamışlığım bile vardır (çoğu insan gibi). Şimdi nostaljik bir havaya bürünüp zamanın okul ayakkabılarına bir bakalım:
Bir numaralı ayakkabımız bu mokasenler. Benim zamanımda makbul olanı (kolej bebesi olduğumdan) Dexter marka olanlardı. Burlington çoraplarımızı giyer, altına Dexter'ları çeker kendimizce sükse yapardık. Aslında herkes bu ayakkabıları giydiğinden ne tür bir havamız olduğu da tartışılır tabi. Erkekler de Dexter'ların envai çeşit modellerini yoğunlukla giyerlerdi. Bu modelleri çok "tikky" bulan asi gençler ise tercihlerini klasik Converse Chuck Taylor'dan yana kullanırlardı.
Dexterlarla yetinmeyen zengin bebeleri Gucci ve Prada'nın yukarıdaki modellerini tercih ederdi ki, benim en hazzetmediğim grubu da bunlar oluştururdu. Liseden kalma bir önyargıyla hala bu ayakkabıları giymiş insanlara iyi gözle bakmam. Zaten giymeyin bunları, ne o öyle dünyayı kurtaran mafya babasının oğlu gibi. Siz şimdi arabanın anahtarını çıkarıp masaya da koyuyorsunuzdur.



Caterpillar (nam-ı diğer Cat) botlarının her daim alıcısı olurdu. Ama Timberland botlar Cat'lere nazaran daha yüksek statü göstergesiydi. Özellikle kızlar pembe, mavi, lacivert, tarçın, sarı gibi çeşitli renklerine aynı anda sahip olmanın havasını dahi atardı. Bu botlar kızlar kadar erkekler arasında da yaygındı. Concon çocuklar bağcıklarını bağlamadıkları Timberlandlerin içine pantalonlarını sokmak suretiyle american gangsta' havası yakalardı. Hala böyle gezen insanlar görüyorum sokakta, yuh diyorum, ayıp diyorum, aklınızı başınıza toplayın diyorum. Bir çete üyesi, siyahi veya rapçi değilseniz lütfen o paçanızı botunuzun içinden çıkarınız.

 
Ben ortaokuldayken gelip geçen başka bir moda da Buffalo botlardı. Bunlarda çeşitli renklerde mevcuttu ve hem erkekler hem de kızlar tarafından sıklıkla tercih ediliyordu. Aynı Timberland botlar gibi madafaka gangsta çocuklar paçalarını bu botların içine sokaraktan kullanırlardı.

Buffalo modasını kısa sürede silip atan botlar ise bu Oxs'lardı. Kısa, uzun, daha kısa, daha uzun hatta çizme modelleri vardı ve tabiki yine birkaç tanesine birden sahip olan kızlar diğerlerinden daha havalı sayılırdı. Benim bu botlar hala durur, arada giyerim ve oldukça da sağlamdırlar. Hatta hala sağda solda giyenleri görürüm, bence iyidir, giyilsin. 



















Son olarak da alternative nation'ın tercihlerine bakalım. Metalci gençlerin, punk severlerin, ay bunlar çok tikiaee diye diğer gruba laf edenlerin, yani tüm asilerin tercihi Harley Davidson ve Doctor Martens botlar. Bu botlara da saygım sonsuzdur, çünkü oldukça kaliteli ve dayanıklı bir çift Harley çizme kullanmışlığım vardır. DocMartens'ler ise gençlerin de yetişkinlerin de isyanı olarak yaşamını sürdürmeye devam ediyor.

Şimdinin ergenleri ise duyduğum kadarıyla günlük ayakkabı olarak babetlere sarmışlar. Converse ise asi çocukların ayağında popüleritesini sürdürüyormuş. Botlarda ise yavaş yavaş etkisini kaybeden Ugg yerini Hunter'ın yağmur çizmelerine bırakmış. Timberland ise yer yer kullanılarak bir ekol olmaya devam etmiş. Shoeshine hava durumunu bildirdi. (gibi oldu)

yaka yaka


Bu kış kıyafetlerde bebe yakalar pek moda. Hem elbiseyle bütünleşik hem de ilkokul stayla kıyafetin üstüne takılan yakalar her yerde. Ben de bu trendlerin ışığında bir ayakkabı tasarladım. Süet gövdesi üzerine dantel detaylı ikinci bir parça ile yaka kısmıyla birleşen ve bilekten saten kurdeleleriyle bağlanan bir model. İlham kaynağım ise Emilio Pucci'nin bu hoş elbisesi.

6 Eylül 2011 Salı

trend: Yılan Derisi

Yılan derisi ayakkabıların bu sezon çok "in" olduğundan bahsetmiştim. Tasarımcılar taklitlerinden sakınmamız için pahalı malzemeler kullanmak peşinde. Ama yine de benim H&M'e güvenim sonsuz, ayrıca asrın taklitçisi Steve Madden'da bu modaya kayıtsız kalamaz. 1-2 aya kalmaz biz de yılan derilerimizi çekeriz ayağımıza. Şimdi de sezondan bir kaç örnek görelim. Prada'nın pitonu hunharca kullandığı çizmelerini form ve renk olarak çok beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Hatta bence bu çizmeler için öldürülen yılanlara yazık, vallahi yazık günah. Miu Miu'nun pitonları ise koleksiyondaki simli funky ayakkabılarının yanında sönük kalıyor. Chloé ve Emilio Pucci'nin yılan derisi ayakkabıları ise oldukça zarif. Benim favorim ise göz alıcı turkuaz rengiyle yüksek ökçeli, platformlu ve bilekten bağlı modeliyle Gucci oldu.

Gucci
Emilio Pucci
Miu Miu
Valentino

Prada
Chloé





Ünlüler de haliyle tercihlerini yılan derisinden yana kullanıyor. Kate Bosworth, Venedik Film Festivali'nde kırmızı halıda giymek üzere muhteşem bir Valentino tercih etmiş. Bileğindeki deri sicimler ve tabanındaki zımbalarla sıradanlıktan uzaklaşan bu ayakkabıları oldukça hoş taşımış. Kıyafetinin sakinliği ayakkabılarını ön plana çıkarmış. (Ya da ben ayakkabı delisi olduğumdan sadece onları görüyorum)

 


5 Eylül 2011 Pazartesi

topuk kılıfları: Heel Condoms


Konu ayakkabı olunca kaç tanesine sahip olursak olalım yeterincesine sahip olmadığımızı hissederiz. O halde eldekileri değerlendirip ufak permutasyon kombinasyon tricklerine başvurup sayıyı çoğaltmak akıllıca olacaktır. Heel Condoms (adı hakkında yorum yapmıyorum!) ayakkabılarımızı orasına burasına takarak yepyeni ayakkabılar yaratmayı hedefleyen zihnisinir bir proje. Geçiriyoruz topuğa hop bilekten bağlamalı bir ayakkabı, geçiriyoruz topuğa hop ayağımızda koca bir kurdele. Gerçekten yaratıcı ve düşük maliyetli hatta evde yapılıp denensi şeyler şu Condomlar...(ama ablam condom demesek de başka bir şey desek, çoluk çocuk ayıp oluyor). Web sitesinde bol bol bilgi mevcut olsa gerek zira benim bilgisayarım açmadı o yüzden garanti veremiyorum.



 


Christian Dior sonbahar/kış 2011


Bu sezondaki favorim olan botlarla devam etmek istiyorum. Dior'un ismini bilmediğim bu şahane deri/krokodil karışımı, platformlu, yüksek ökçeli tasarımı beni benden aldı. Şu resimlerden en baştaki. Hani iki tane olan (ibretlik paylaşım olsun diye iki tane koydum ama siyahını daha çok sevdim galiba). 
 

 

Toz pembe tüy ve taş süslemeli model için de bir çift kelam etmeden geçemeyeceğim. Benim olsan seni pamuklara sarmalar sarar öper de öperdim. Canım benim.